2 Mart 2015 Pazartesi


       (BASKETBOL,VOLEYBOL,FUTBOL,ATLETİZM,TENİS,
BEYZBOL,GOLF,YÜZME,OKCULUK)
       
                
                              BASKETBOL
 Basketbol ne zaman bulundu, İlk Basketbol ne zaman oynandı, Basketbol nasıl icadedildi

Basketbol 1891 yılında James Naismith tarafından bulunmuştur. Massachusetts Springfield de YMCA Spor Okulunda öğretmenlik yapan James Naismith’in bu oyunu icat ederken ilk amacı, soğuk kış günlerinde öğrencilerinin dışarı çıkamaması nedeniyle onlara, kapalı alanda vakit geçirebilecekleri bir oyun vermekti.

İlk zamanlar basketbol potası 3 metre yüksekliğindeydi. Pota çemberi yerine şeftali sepeti kullanılmaktaydı. Oyuncular sayı yaptıklarında top şeftali sepetinin içerisinde kalmaktaydı. Bir kişi her seferinde topu sepetin içerisinden çıkartmak zorunda kalıyordu. Bu zorluk ve zaman kaybı nedeniyle sepetin altı kesilerek topun aşağıya kendisin düşmesi sağlandı.

Şeftali sepeti en son 1906 yılında kullanıldı. Daha sonraki yıllarda günümüz pota ve çemberi kullanılmaya başlandı.
                              VOLEYBOL
 
  Voleybol 1895 yılında William C. Morgan tarafından Holyoke Massachusettes (ABD)’de icat edilmiştir. Genç Hristiyanlar Topluluğu (YMCA) üyesi olan William C. Morgan gençlerin spor yapabilmeleri amacıyla bu oyunu geliştirmiştir.

Morgan, bu oyunu basketboldan daha az fiziksel temas gerektiren bir oyun oluşturmak üzere basketbol, beysbol, tenis ve hentbolun bazı özelliklerini bir araya getirmiş ve bu oyuna MINTONETTE adını vermiştir.

Morgan fileyi tenisten ödünç almış ve onu yerden yaklaşık 183 cm yükselterek ortalama insan boyunun biraz üzerine çıkarmıştır. 1896 yılında Springfield kolejinde YMCA kongresi toplandığında Dr. Haltead Mintonette adını VOLLEYBALL olarak değiştirmiştir. Çünkü önemli olan topu file üzerinde öne-arkaya getirip götürmektir. (İngilizce Volley bu anlama gelmektedir).

Bir oyun olarak voleybol önceleri ABD iş adamları tarafından oyun sahalarına götürülmüştür. 1900 yılında Kanada bu sporu benimseyen ilk ülke olmuş ve uluslar arası bir kuruluş olan YMCA voleybolun bütün dünyaya yayılmasına öncülük etmiştir. Ayrıca aynı yıl voleybol için özel top tasarlanmıştır.

İlk uluslararası turnuva 1913 yılında Asya kıtasında düzenlenmiş ve turnuvaya Çin, Japonya ve Filipinler katılmıştır. 1916’da Filipinlerde topu belli bir açıya yükselterek başka bir oyuncu tarafından vurulması şeklinde bir hücuma yönelik stil geliştirilmiştir. 
                                 FUTBOL 

 
 
Günümüz dünyasının en popüler kavramı olan futbol, kitleleri peşinden koşturan en önemli spor dalıdır. Yaş, cinsiyet, ırk ve din gibi kavramlara bakılmaksızın 7 den 70’e herkesin sevdiği bu oyunun geçmişi de, bir o kadar eskiye dayanmaktadır. 

Futbolun tam olarak nerede ve ne zaman ortaya çıktığı belirlenememiş durumdadır. Fakat arkeolojik bulgulardan elde edilen bilgiler ışığında, ayakla topa vurma oyunlarının tarihin köklü medeniyetlerinden birisi olan Sümerlere kadar uzandığı ortaya çıkmıştır. Yine bu bulgular ışığında, MÖ 2500’lü yıllarda Çin’de askerlerin bu oyunu kullandığı anlaşılmıştır. Çin’de askerler toprağa iki direk dikip topu bu direkler arasından geçirmeye uğraşmaktaydılar. Tabi askerler bu oyunu idman amacıyla kullanmıştır. Aynı zamanda eski Türklerin futbola çok benzer bir oyun olan tepük adlı oyunu oynadıkları Divan-ı Lügat’it Türk, Baybars Tarihi ve Hıtay-ı Name gibi oldukça ünlü ve tarihe ışık tutan eserlerde belirtilmiştir. 

Futbolun Eski Mısır Medeniyetinde de oynandığı ortaya çıkmıştır. Bu medeniyete ait duvar resimlerinde yer alan top oynayan insan figürleri, bunun en açık göstergesi konumunda bulunur. Yunanlı ünlü şair Homeros’un oldukça ünlü bilinen “Odissea” adlı eserinde de top oynayan insanlardan bahsedilmiştir. MÖ 100 yıllarında Yunanlılar bu oyunu 15 er kişilik gruplar halinde ve belirli kurallar göre “Episkyres” adında oynamışlardır

                                                               ATLETİZM
 


Atletizmde branşların gelişmesi birçok faktöre bağlıdır. Milletlerin kültürü, toplumsal, ekonomik sistem, sportif araçların zenginliğinden ve en çok tabii hazırlık sistemlerinden antrenman bilgisi ortaya çıkmıştır. Tarihte en önemli amaç fiziksel kapasiteyi yükseltmek olmuştur.

Fiziksel kültürün faaliyetleri hakkındaki bilgileri arkeolojik kalıntılardan öğrenmekteyiz. Uzak geçmişte yazılan bazı eserlerden de faydalanmaktayız. Mısır piramitlerinden alınan bazı eserlerden İSSİ (2870 M.Ö.) Mısırın fiziksel kültürünün seviyesini öğrenebiliriz. Atletizm branşlarında uzun atlama, (durarak ve hız alarak) top fırlatma (kaya) ve cirirt atmanın çok popüler branşlar olduklarını söyleyebiliriz.

Asyanın en eski milletlerinden birisi olan Hintliler, koşular ve cirit atma branşlarını o zamanlardada uygulamışlardır. Bu bilgileri Atarva Veda kitabının özellikle Ayar Veda bölümünde bulabiliriz.
                                                                                     
Atletizm branşlarını Perslilerde uygularlardır. Bu konuda bilgileri Ksenefon’un kitabı “ Genç Kir’in terbiyesi”nde bulabiliriz. Eserde Kir için koşunun ne kadar önemli olduğu vurgulanıyor.

Yahudilerin, Zahariya ve “Makabi” kitaplarında gençlerin uyguladıkları branşları ve bazı dereceler söz konusudur.

Eski Yunanlılar fiziksel ve beden eğitmi derslerini o zaman okul branşlarına dahil etmişlerdir. Yunanlılar için fiziksel potansiyel çok önemliydi. Fiziksel gelişmenin en büyük ispatı Yunanistanda  organize edilen resmi yarışmalardır. Pitiy oyunları ( M.Ö. 582) Namey Oyunları (M.Ö. 573) İstimy Oyunları. Bu oyunların önemi olimpiyat oyunları nedeniyle azalmıştır.


                                                                  TENİS




 Kort adı verilen dikdörtgen bir saha üzerinde, iki ya da dört kişi ile oynan bir spordur. Tenis oyunu, 1873 yılında İngiliz Walter C. Wingfield tarafından başlatıldı. Başlangıçta çim sahalarda zevk için oynanan tenis, zamanla geniş çaplı turnuvaları yapılan bir spor halini aldı.
1877 yılında Londra’’da yapılan ilk tenis turnuvasının ardından, zaman içinde ABD, Avustralya ve Kanada yayılarak yaygın bir biçimde oynanmaya başlandı. İlk profesyonel tenis karşılaşması ise 1926 yılında oynanmaya başlandı. Ülkemizde ilk tenis oyununu ise, İngilizler oynamıştır. 1900 yılında İstanbul’da bulunan İngilizlerin kendi aralarında tertipledikleri maçlarda üç yıl üst üste kazanana “Çelenk Kupası” verilmesi şartı ile turnuvalar düzenlediler. Ülkemizde düzenlenen ilk turnuvalarda Çelenk Kupasını alan ilk Türk tenisçi si Suat Subay’’dır. Ülkemizde yapılan turnuvalar sonrasında 1924 yılında, Türkiye Tenis Federasyonu kuruldu. Federasyonun kurulması ile ülkemizde farklı bir konum alan tenisin, yurt içi ve yurt dışı müsabakaları da düzenlemeye başlandı.



                                      BEYZBOL






 Beyzbolun kökeni kesin olarak bilinmemektedir. 18. yüzyılda oynanan "rounders" adlı bir İngiliz oyunundan geliştirildiği sanılır. Beyzbolun kriket oyunundan kaynaklanmış olabileceğini ileri sürenler de vardır.

ABD'de 1846'da New Jersey'de yapılan beyzbol maçı, örgütlü beyzbolun ilk maçı kabul edilir. Beyzbol zamanla yaygınlaştı ve profesyonel olarak oynanmaya başladı. 1871'de Ulusal Profesyonel Beyzbol Oyuncuları Birliği kuruldu. Bu birlik, 1876'da Profesyonel Beyzbol Kulüleri Ulusal Ligi adını aldı. 1901'de de Amerikan Ligi kuruldu ve bu iki ligin şampiyonları, ilk kez 1903'te karşılaştı. 1905'ten bu yana her yıl iki ligin şampiyonları Dünya Serileri maçında karşılaşır ve beyzbol sezonu bölece sona erer.

Uluslararası Beyzbol Federasyonun kuruluşu 1938 yılına dayanmaktadır.

Beyzbol uluslararası alanda ilk defa 1904 St.Louis olimpiyatlarında gösteri sporu olarak yer almış ve bu 1912 Stockhom olimpiyatlarında tekrarlanmıştır.

İlk dünya kupası ise 1938'de Londra'da düzenlenmiştir.1953'te ise Avrupa ve Asya Beyzbol Federasyonları kurulmuştur.

Olimpiyatlara ilk resmi girişi ise 1992 Barcelona olimpiyatları olmuştur.

Türkiye'de beyzbol minikler kategorisinde Türkiye Şampiyonaları düzenlenerek devam etmektedir.



                                   GOLF




 Golf oyunun başlangıcına yönelik birçok farklı görüş yer almaktadır. Bir görüşe göre, Çin de 1368-1644 yıları arasında, Ming Hanedanlığı sırasında yürürken bir değnek ile topa vurularak oynanan oyun diye tanımlanan chuiwan adlı oyun, golfün esas çıkış noktasıdır. Chuiwan ın daha sonra Orta Çağda tüccarlar tarafından Avrupa ya yayıldığına inanılmaktadır. Benimsenen diğer bir görüşe göre, golf, Romalılar ın M.Ö.1.yüzyıl süresince Avrupa da fethettiği ülkelerde modern bir oyun olarak, uygarlığın gelişimi sonucu ortaya çıkmıştır. Romalılar, Sezar ın hükümdarlığı sırasında, sopa şeklindeki dallarla tüy-dolu toplara vurularak oynanan, golfe benzeyen paganica adında bir oyun oynarlardı.
Kitap resimlemeleri, 15. yüzyıl civarında, Hollandalılar ın donmuş kanallarda benzer bir oyun oynadıklarını göstermektedir. Fransa ve Belçika da da yaygındı.
Çeşitli Avrupalı ülkelerinde, İngiltere de cambuca , Fransa da jeu de mail ve Hollanda da het kolven diye adlandırılan, paganica ya benzeyen oyunlar vardı.
1457 de, İskoçya da golf oynamak yasaklandı çünkü savunmada çok önemli bir yere sahip okçulukla karıştılıyordu. Buna rağmen İskoçlar, parlamento ve kilisenin karşı çıkışlarına direnerek links denilen deniz kenarında, kıyı şeridine yakın yerlerde oynamaya devam ettiler.



                                    YÜZME





En temel ve yaygın sporlardan olan yüzme sporunun aslında nasıl ortaya çıktığı ve insanoğlunun yüzmeyle ne zaman karşılaştığı bilinmemektedir.Çünkü M.Ö 9000′lı yıllarda yüzme sporu insanların karşısına spor olarak değil, bir ihtiyaç olarak çıkmıştır.
Daha orta Asya göç etmeden Türklerin orada bulunan göller ve nehirlerde yüzdükleri bilinmektedir.Londrada bulunan british müzesinde bulunan kabartmalarda uygur Türklerinin bugün ki kulaç stilleri görülmektedir.M.Ö ki yıllarda savaşlar sırasında asur savaşçılarının düşmanlardan kaçmak için yüzerek nehirleri geçtikleri asur kabartmalarında görülmektedir.
En eski spor dallarından olan yüzme sporunun yararlarından bahsecedek olursak eğer , beden gelişiminde en etkili spor yöntemidir, vucüdun tüm kaslarını çalıştıran temel sporlardan biridir.Suyun direnci ne karşı yapılan bir spor olduğu için kasların kuvvetlenmesinde ve vücut direncini arttırmakta büyük katkı sağlamaktadır.Yüzme sporu yaşam disiplinini en iyi sağlayan spordur.Bağışıklık sistemini uyarması ve metabolizmayı düzene soktuğu için insanları birçok hastalıktan korur.
Yüzme sporunun dünyadaki yerinden bahsedecek olursak eğer , 1828 yılında ilk açık hava havuzunun Liverpoolda yapılmıştır.Ardından 1846 yılında Avustralya’da düzenlenmiştir.1882 yılından sonra çeşitli Avrupa ülkelerinde yüzme federasyonları kurulmuştur.ABD yüzmenin örgütlü bir spora dönüşmesi, 1882′de amatör Spor birliğinin (AAU) kurulmasıyla gerçekleşti.Modern olimpiyat oyunlarının başlaması ile birlikte olimpiyatlarda yüzme sporu yarışlarına da yer verildi.Önceleri sadece erkeklerin katıldığı yarışmalarda  1912 yılında da bayan yüzücülerde olimpiyat yüzme yarışlarına katıldı.
Türkiye’de ilk yüzme yarışları da Moda da yapılmıştır.(1937 )
1942 yılında Ortaköy’de inşa edilen ilk modern yüzme havuzu açılmıştır.Ülkemizde ve dünyada yaygınlaşan açık ve kapalı yüzme havuzları sayesinde yaz kış yüzme sporu yapılabilmektedir.


                                                          OKCULUK





Okçuluk, halen yapılmaya devam edilen en eski sporlardandır. Burada anlatılacak olan tarih, sizi sadece okçuluğun evriminde değil, insanoğlunun gelişiminde bir gezintiye çıkaracak. Kadim okçuluğa dair kanıtlar dünyanın pek çok bölgesinde bulunmuştur.
Okçuluk, muhtemelen Taş Devri (M.Ö. 20.000)’ne kadar tarihlense de, yay ile ok kullandığı bilinen ve okçuluğu avcılıkla-savaşa da en az 5.000 yıl önce uyarlamış olan ilk insanlar; Eski Mısırlılardır.
Çin’de okçuluğun tarihi Shang Hanedanı(M.Ö. 1766-1027)’na kadar dayanmaktadır. O dönemin savaş arabaları; bir sürücü, bir mızraklı süvari ve bir okçudan oluşan üç kişilik timleri taşıyordu. Zhou (Chou) Hanedanı dönemi ve takip eden dönem (M.Ö. 1027-256) boyunca saraydaki soylular, müzik ve seçkin kabullerin iç içe olduğu okçuluk müsabakalarına katılırlardı.




NOT:   BU BİLGİLERİN BÜTÜN ÖĞRENCİLERİN  İŞİNE YARAMASINI DİLERİM...
DERSLERİNİZDE BAŞARILAR ARKADAŞLAR...
















 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder